Bu web sitesi yalnızca bilgilendirme amaçlıdır ve dini veya manevi tavsiye niteliği taşımaz. İçeriklerin doğruluğu ve güncelliği için çaba gösterilse de, herhangi bir hata veya eksiklikten kaynaklanabilecek sonuçlardan sorumluluk kabul edilmez. Kendi durumunuza uygun olarak bir uzmana veya güvenilir bir kaynağa danışmanız önerilir.
Giriş
Ah almak, halk arasında sıklıkla kötü anlama gelen bir kavramdır. Çoğu kişi, bir kimsenin ahını alanın ileride kötü bir sonuçla karşılaşacağını düşünür. İslamî bakış açısıyla bu kavramın daha derin anlamları bulunmakta ve ah almak meselesi, mazlumun dualarının etkisi ile doğrudan bağlantılıdır. Bu yazıda ah almanın ne anlama geldiğini, Kur’an ve hadislerdeki yerini, mazlumun bedduasının ne denli etkili olduğunu irdeleyeceğiz.
Ah Almak Nedir?
Ah almak, bir şahsın başkasına uyguladığı zulüm sonrasında, mağdur olan kişinin bu durumu Allah’a şikayet etmesidir. Bu durum yalnızca fiziksel şiddetle sınırlı kalmayıp, haksız bir şekilde bir kişinin kalbini kırmak ya da ona acı vermek şeklinde de kendini gösterebilir. İslami öğretiler bağlamında, ah almak, zulüm eden kişinin gelecekte başına aynı ya da benzer kötü olayların geleceğine dair bir işaret olarak algılanmaktadır.
Hz. Muhammed (s.a.v) mazlumların yanında olmuş ve onlara destekleyici bir tavır sergilemiştir. Bu bağlamda, aslında ah almak kavramı, mağdurun Allah’a olan yakınlığı ile ilişkilidir. Zulme uğrayan bir kişi, başlangıçta çaresiz gibi görünse de, bu durumda Allah’a olan yakınlığı sayesinde büyük bir güç kazanabilir.
Ah Almak ile İlgili Hadisler
İslam literatüründe ah almak ile ilgili birçok hadis bulunmaktadır. Bu hadislerde, mazlumun bedduasının ciddiyeti üzerine dikkat çekilmektedir. Bir hadiste, “Mazlumun bedduasından kork! Çünkü mazlumun bedduası ile Allah arasında hiçbir engel yoktur.” (Buhârî) denilmektedir. Bu hadis, mazlumun ettiği duanın, rahmet kapılarının açılmasını sağladığını ve bu duaların Allah katında özel bir önem taşıdığını vurgular.
Bir diğer hadis ise, “Sakın zulmetmeyin ve kendinize zulmettirmeyin.” (Müsned) şeklindedir. Bu hadiste, zulmün sadece başkalarına yapılmadığı; bir kişinin kendine de zulmetme olasılığının bulunduğu işaret edilmektedir. Yani, kişinin kendi hataları, ihmal ve yanlışlıkları da aslında kendine zulmetmesi anlamına gelir.
Mazlumun bedduasından korunmak isteyen bir kişinin, sürekli olarak kendisini hesaba çekmesi ve başkalarına zarar vermemeye gayret etmesi gerekmektedir. Yüce Allah, “Ey kullarım! Ben zulmü kendime haram kıldım ve onu sizin aranızda da yasakladım; sakın birbirinize zulmetmeyin!” (Müslim) buyurarak, kullarını bu konuda uyarmaktadır.
Mazlumun Bedduasının Gücü
Mazlumun bedduası, yalnızca fiziksel bir taşıma meselesi değil, aynı zamanda ruhsal bir durumdur. Yaşanan mağduriyet anlarında, insanlar Allah’a daha yakın hissedebilir ve bu durumda dualarında içten bir hal ile O’na yönelirler. Ah almak, bu yüzden, Allah’ın rahmetine giden bir kapı olabilir. Mazlum olan kişinin Allah’a yönelmesi, onun ne denli yalnızlaştığını, ne denli bir haksızlıkla karşılaştığını gösterir.
Bir kutsi hadiste Yüce Allah, “Ben mazlumun ahını işitirim, zulmü yapanın başına kötü sonuçlar gelmesine sebep olurum.” buyurmuştur. Bu da gösteriyor ki, Allah, zulmü hiçbir şekilde göz ardı etmez ve mazlumun dualarını dikkate alır. Buna karşın, zalim olan kimsenin bu durumu, Allah’ın kahrını çekmesine sebep olur.
Zulme maruz kalmış bir insan, aynı zamanda sosyal destek mekanizmalarını harekete geçirebilir; ancak birçok birey yalnız kaldığında, bu durumda acılarının bir yanı olabilir. Bu durumda, eğer o insan gerçek bir dualarla Allah’a yönelirse, katlanılamaz görünen olaylar, şeytani varlıkların ortaya koyduğu mesajlarla sıradan bir hale dönüşebilir.
Ahlaki ve Dini Sorumluluk
İslam ahlakı, bir insanın başkası üzerinde egemen olmasını veya onu haksız yere etkilemesini kesinlikle yasaklamaktadır. Dolayısıyla, ah almak ya da bu durumu yaşamak, hem toplumsal hem de kişisel olarak ciddi sorunlara yol açabilir. İnsan, yalnızca başkasına değil, kendisine de saygı göstererek davranmalı ve bu yapıcı düzlem üzerinden ilerlemelidir.
Dinimiz zulmü yasakladığına göre, mazlumun ahının alınmasının da büyük bir günah olduğu kabul edilmektedir. Bu, bireysel bir günah olabileceği gibi, toplumsal bazda da ciddi sonuçlar doğurabilir. O nedenle, herkesin kendi fiillerini gözden geçirip, başkalarına da saygılı bir hayat sürmesi temel bir erdemdir.
Kültürümüzde de “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste.” sözü bu konuda bir uyarı niteliğindedir. Bu söz, insanların yaptıkları zulmün karşılığını bulmasını, bu nedenle de dikkatli olmalarını vurgulamaktadır.
Sonuç
Ah almak meselesi, yalnızca bir kelime öbeği olarak değil, aynı zamanda insan ilişkilerine dair derin bir anlam taşımaktadır. İslam’da, mazlumun dualarının ne denli kıymetli olduğu, ah almak davranışının doğurduğu olumsuz sonuçlar üzerinde durulmuştur. Her insan, ah almanın ne anlama geldiğini, mazlumların nasıl etkilendiğini anlamalı ve zulümden kaçınmayı öncelemelidir.
Allah, mazlumların yanında olan, onlara destek veren ve kendilerine asla haksızlık etmeyen kullarından razı olsun.