Âl-i İmrân 159: Merhamet ve İstişarenin Önemi

Bu web sitesi yalnızca bilgilendirme amaçlıdır ve dini veya manevi tavsiye niteliği taşımaz. İçeriklerin doğruluğu ve güncelliği için çaba gösterilse de, herhangi bir hata veya eksiklikten kaynaklanabilecek sonuçlardan sorumluluk kabul edilmez. Kendi durumunuza uygun olarak bir uzmana veya güvenilir bir kaynağa danışmanız önerilir.

Giriş

Hayatımızda karşılaştığımız birçok zorluk ve sıkıntı karşısında nasıl hareket etmemiz gerektiğini bilmek, manevi bir rehberlik açısından büyük önem taşır. Kur’an-ı Kerim, bizlere sadece dini bilgileri değil, aynı zamanda hayatın pratik yönlerine dair dersler vermektedir. Bu derslerden biri de ‘Âl-i İmrân’ suresinin 159. ayetinde karşımıza çıkmaktadır. Bu ayette, merhamet, affetme, istişare etme ve tevekkül gibi konular ele alınmıştır.

Âl-i İmrân 159. Ayetinin Meali

“Allah tarafından lutfedilen bir rahmet sâyesinde sen onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, insanlar etrafından dağılıp giderlerdi. Artık onları affet, onlar için Allah’tan bağışlanma dile. Karara bağlanacak işlerde onlarla istişâre et! Kesin kararını verince de, yalnız Allah’a güvenip dayan! Çünkü Allah, kendisine güvenip dayananları sever.”

Yumuşaklık ve Merhamet

Bu ayette, merhametin ve yumuşaklığın önemi vurgulanmaktadır. İnsanların kalplerine dokunabilmek, onların güvenini kazanmak ve birlikteliği sağlamak adına yumuşak bir üslup sergilemek oldukça önemlidir. Merhamet, toplumun huzur ve refahını sağlamaktadır. Merhametle hareket eden kişiler, çevresindeki insanlara ilham verir ve onları doğru yolda ilerlemeye teşvik eder.

Allah’ın Resûlü (s.a.v.), bu ayetteki öğütlerin en güzel örneğini hayatında sergilemiştir. Uhud Savaşı’nda yaşanan hayal kırıklıklarına rağmen, bütün olumsuzluklara rağmen, merhametini ve yumuşaklığını kaybetmemiştir. Onun bu tutumu, insanların kalplerine sevgi ve saygı ile yaklaşmasını sağlamıştır. Eğer Resûlullah (s.a.v.), sert ve katı bir tutum sergilese, muhtemelen sahabeleri etrafında toplanmaz ve onunla birlikte olmayı bırakırlardı.

Peygamberimiz, yumuşak davrandığı için insanlar ona daha çok bağlanmış ve onu kaybetmekten korkmuşlardır. Dolayısıyla, Hz. Peygamber’in bu tutumu, Kur’an’ın emrettiği bir davranış tarzıdır. Yumuşaklık, hayatı güzelleştirir ve insan ilişkilerini güçlendirir. Merhamet, yalnızca bireysel ilişkilerde değil, toplumun her alanında etkili bir unsurdur.

Affetmek ve İstiğfar

Ayetin devamında, insanlara karşı affedici olmanın ve onları bağışlamanın önemi belirtilmektedir. Merhamet dolu bir kalp, emeği geçen insanlara karşı affediciliği esas alır. Bu bakış açısı, müminlerin gönül dünyasının bir yansımasıdır. Kur’an’da Allah, kullarının hatalarını affetmeyi çokça vurgulamaktadır. İnsanlar, birbiriyle olan ilişkilerinde de benzer bir merhamet ve affedicilik göstermelidir.

İstediği kadar hataya düşse de, affetmeyi bilen bir insan, iç huzurunu ve mutluluğunu koruyabilir. Affetmek, kalbin yükünü hafifletir. Affetmek, aynı zamanda insanın ruhunu yüceltir ve ona bir nevi özgürlük kazandırır. Allah Resûlü, “Kendinizi affettirenlerden olun, zira Allah, affedenleri sever.” buyurmuştur. Bu düşünceyle, birbirimizi affederek toplumsal ilişkilerimizi sağlamlaştırmalıyız.

Affetmenin yanında istigfar da (bağışlanma dilemek) önemlidir. Peşinden dua etmek ve Allah’tan mağfiret dilemek, kişinin ibadetinde ve yaşamında gereken bir aşamadır. Allah’a yönelip, hatalarımızı kabul ederek O’ndan bağışlanma dilemek, manevi olarak güçlenmemizi sağlar. Dua ile birlikte içten bir şekilde af dilemek, ruhsal olarak bireyin ferahlamasına ve Allah’a yakınlaşmasına vesile olur.

İstişare ve Tevekkül

Ayetin diğer önemli bir yönü de istişare etme meselesidir. Allah, Hz. Peygamber’e bu ayetle istişarenin önemini belirtmiştir. İstişare, bireylerin bilgi ve deneyimlerini birbirleriyle paylaşarak ortak bir karar alma sürecidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), her durumda ashâbıyla istişare etmeyi benimsemişti. Bu, toplumsal bilincin oluşmasına yardımcı olmuştur.

Günlük hayatta da istişare kültürü, bireyler arasında yardımlaşma ve dayanışmanın gelişmesine olanak tanır. İnsanlar, kendilerine hayatı kolaylaştıracak doğrultuda fikir alışverişinde bulunarak doğru kararlar alabilirler. İstişare, yalnızca idari kararlar almakla sınırlı kalmamalıdır; aile, iş ve toplumsal konularda en etkin yolu belirlemek adına kullanılması gereken bir yöntemdir.

Ayrıca, feraset sahipleri ile istişare edebilmek, insanın başına gelecek belaları bertaraf etmesine de yardımcı olur. Ancak istişarenin ardından karar almak ve bu kararı uygulamak için Allah’a tevekkül etmek gerekir. Yani insan, elinden geleni yaptıktan sonra sabırlı olmalı ve sonucu Allah’a bırakmalıdır. Tevekkül, bir kişinin kalbinin en derin noktalarında hissettiği bir güven duygusudur. Allah’a güvenmek, kişinin manevi olarak huzur bulmasını sağlar.

Sonuç

₠Sonuç olarak, Âl-i İmrân suresinin 159. ayeti, bizlere bazı önemli dersler vermektedir: Merhamet, affetme, istişare ve tevekkül… Bu unsurlar, hem bireysel ilişkilerimizi hem de toplumsal bağlarımızı güçlendirir. Merhamet dolu bir kalple insanlara yaklaşabilir, affediciliğimizi sergileyerek huzuru sağlayabiliriz. Birlikte istişare ederek daha doğru kararlar alabilir ve nihayetinde Allah’a güvenip ona tevekkül edebiliriz. Unutmayalım ki, Allah, kendisine güvenip dayananları sever. Bu yüzden, hayat yolculuğumuzda bu değerleri benimsemek, bizler için her zaman faydalı olacaktır.

Scroll to Top