Altın Biriktirmek ile İlgili Ayetler ve Anlamları

Bu web sitesi yalnızca bilgilendirme amaçlıdır ve dini veya manevi tavsiye niteliği taşımaz. İçeriklerin doğruluğu ve güncelliği için çaba gösterilse de, herhangi bir hata veya eksiklikten kaynaklanabilecek sonuçlardan sorumluluk kabul edilmez. Kendi durumunuza uygun olarak bir uzmana veya güvenilir bir kaynağa danışmanız önerilir.

Giriş

İslam, dünya hayatında elde edilen mal ve mülk ile nasıl bir ilişki kurulması gerektiği konusunda bizlere net nasihatler sunmaktadır. Mallar, Allah’ın bizlere bahşettiği nimetlerdir ve bu nimetleri doğru bir şekilde kullanmak, eşit bir şekilde paylaşmak ve gereksiz mütebessim olmamak bir Müslüman’ın görevidir. Altın ve gümüş gibi değerli madenlerin birikimi ve kullanımıyla ilgili Kur’an-ı Kerim’de yer alan çeşitli ayetler, bu konunun önemini vurgulamaktadır.

Altın ve Gümüşün Gereksiz Birikimi

Kur’an-ı Kerim’de, altın ve gümüş biriktirenlerin durumu açık ve net bir şekilde ele alınmıştır. Tevbe Suresi, 34-35 ayetlerinde şöyle buyrulmaktadır: “Ey iman edenler! Hahamlarla ruhbanlardan pek çoğu halkın mallarını haksız yollarla yemekte ve insanları Allah yolundan alıkoymaktadırlar. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu? İşte onları elem verici bir azap ile müjdele!”

Bu ayet, sadece mal biriktirmenin tehlikelerine işaret etmekle kalmaz, aynı zamanda bu malların Allah rızası için harcanmasının önemine de vurgu yapar. Altın ve gümüşü biriktirip bu nimetleri boşa harcamadan, ihtiyaç sahipleriyle paylaşmak, İslam’ın değerleri doğrultusunda bir ödevdir. Elde edilen zenginliklerin, toplumun yararına kullanılmadığı takdirde, kişinin başına geleceği tehlikeleri açıkça ortaya koymaktadır.

Bu hususta Teğabün Suresi, 15-17 ayetleri de dikkate değer. “Mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan vesilesidir. Allah’ın katında büyük bir mükafat beklemektedir.” Burada, mal ve çocuk sevgisinin birer imtihan olduğu anlatılmakta, asıl önemli olanın Allah’ın rızası olduğu vurgulanmaktadır.

Mal Biriktirmenin Varlık Sebebi Olarak Görülmesi

Mallarını yığarak kendilerini varlığa yakın hissetmeye çalışanların, aslında gerçek anlamda bir kayba uğrayacakları ifade edilmektedir. Hümeze Suresi, 1-4 ayetlerinde, “Vay o hırslı, birbirini çekiştiren insanlara! Malının kendisini sonsuza dek yaşatacağını zanneder.” denilmiştir. İnsanların servetlerine güvenerek kibirlenmeleri, onları hüsrana uğratmaktadır. Burada, kişinin malı ile övünmesinin sonunda ne gibi bir akıbet ile karşılaşacağı açıklanmaktadır.

Bu ayetler ışığında, Müslümanların mal birikimine karşı nasıl bir yaklaşım içinde olmaları gerektiği anlaşılmaktadır. Altın ve gümüş biriktirmek, kişinin dünya hayatında zevklerini arttırırken; ahiret hayati açısından ise önemli bir tehlike arz etmektedir. Her şeyin bir imtihan olduğu göz önünde bulundurulursa, maddiyatın gerçekte bir değerinin olmadığını anlarız.

Çözüm Yolu ve İyilik için Harcama

Biriktirdiğimiz malların ne için harcayacağımız kuşkusuz önemlidir. Teğabün Suresi, 16-17 ayetleri, “Gücünüz yettiği kadar Allah’a karşı gelmekten sakının, emirlerini dinleyip itaat edin ve kendi iyiliğinize olmak üzere, mallarınızı Allah yolunda harcayın.” diyerek, nefsanî ihtiraslardan arınma çağrısında bulunmaktadır. Gerçekten de, malın değerini anlamak ve bu değeri doğru bir şekilde kullanmak, kişinin manevi olgunluğuna işaret eder.

İnşallah, toplumumuzda yardımlaşma ve dayanışmaya daha fazla önem verilecek, ihtiyaç sahiplerinin göz ardı edilmediği sağlam bir nahif, ahlak ile birlikte davranılacaktır. İslamiyet, insana sadece maddi birikim yerine, manevi zenginliği önemsemeyi öğretmektedir. Zekât vermek, sadaka vermek, insanları sıkıntıya düşürecek durumları ortadan kaldırmak bu öğretilerin önemli bir parçasıdır.

Dolayısıyla, biriktirdiğimiz altın ve gümüşleri sadece kendimiz için değil, toplumumuzun diğer kesimlerinin de yararlanacağı şekilde harcamak, hem bir ibadet hem de sosyal bir sorumluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu minvalde, her bir müminin vebali, sahip olduğu malları nasıl kullandığı ile doğrudan orantılıdır.

Duanın Önemi ve İyilik Teşvikleri

Altın biriktirmek gibi maddî değerleri öncelikli hedef haline getiren bir toplumda, manevi zenginlikleri göz ardı etmektedir. İyilik yapmak, paylaşmak ve onları Allah yolunda harcamak çok daha değerli bir yaşam tarzdır. Âl-i İmrân Suresi, 49 ayetindeki “Evlerinizde ne yiyip, neleri biriktirdiğinizi size bir bir haber vereceğim.” ifadesi, vicdanımızı sorgulamak için önemli bir çağrıdır. Tüm bunların yanı sıra, yapılan iyiliklerin, dinimizdeki mükafatı da büyük, buna dikkat etmeliyiz.

Rabbimize dua ederek, dileklerimizde zenginliğimizin değil, manevi huzurumuzun artması için niyet etmemiz gerekmektedir. Zira Teğabün 18 ayetinde, “O, duyuların ötesinde bulunan şeyleri de, duyuların algı sahasına giren şeyleri de bilendir.” buyrulmuştur. Allah, insanın kalp gözünden sadece maddi kazançları değil, manevi güzellikleri de görmekte ve bilmektedir.

O yüzden inanan bir kişi olarak, her dualarımızda malın değil, bereketin artmasını talep etmeliyiz. Hayat yolculuğunda, Allah’tan başka hiçbir varlığın sürekli yanımızda olmadığını unutmadan, bu beklenmedik yollarda karşımıza çıkan tüm imkanları, kaderimizdeki güzelliklerin bir parçası olarak görmeliyiz.

Sonuç

Altın ve gümüş, dünya üzerinde geçici olan varlıklar iken, manevi değerlerimiz kalıcı ve en önemli olanlardır. İslam, bu maddi birikimlerin yanı sıra, manevi huzuru ve bereketi de her zaman ön planda tutmayı emrediyor. O nedenle, altın biriktirmek yerine, onu Allah yolunda harcamak ve insanlara faydalı olmak en güzel ibadettir. Bu süreçte, her Müslümanın kendine bu konuda bir yol çizmesi önemlidir.

Unutulmamalıdır ki, Allah’a hoş gelen bir yaşam tarzı oluşturmak, sadece maddi kazançlarla değil, aynı zamanda manevi erdemlerle de mümkün olacaktır. Her bir mümin, sahip oldukları değerleri, sadece kendisi için değil, tüm toplum ve insanlık için faydalı hale getirmelidir. Allah, hepimize bu rahmete nail olmayı nasip etsin!

Scroll to Top