A’râf Suresi 179. Ayeti: Cehennemliklerin Özellikleri

Bu web sitesi yalnızca bilgilendirme amaçlıdır ve dini veya manevi tavsiye niteliği taşımaz. İçeriklerin doğruluğu ve güncelliği için çaba gösterilse de, herhangi bir hata veya eksiklikten kaynaklanabilecek sonuçlardan sorumluluk kabul edilmez. Kendi durumunuza uygun olarak bir uzmana veya güvenilir bir kaynağa danışmanız önerilir.

A’râf Suresi 179. Ayetin Anlamı

A’râf Suresi 179. ayetinde Allah Teâlâ, cennet ve cehennem arasındaki ahiret gerçeğine dair derin bir mesaj vermektedir. Ayette, ‘Yemin olsun ki biz cinlerden ve insanlardan birçok kimseyi cehenneme uyumlu yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, fakat bununla gerçeği anlamazlar; gözleri vardır, onunla görmezler; kulakları vardır, işitmezler.’ buyrulmaktadır. Bu ifade, Allah’ın insanlara verdiği akıl, göz ve kulak gibi nimetlere rağmen, sergilenen gafletin ve kavrayış eksikliğinin altını çizmektedir.

Ayetin devamında ise, bu gafillerin hayvanlardan bile daha sapkın olduğunu belirtmekte ve onların asıl cahillik ve gaflet içinde olanlar olduğunu vurgulamaktadır. İnsanlar, Allah’a kulluk etme ve O’nu anlama yetisi ile donatılmışken, bu nimeti kullanmamak ve gaflet içinde kalmak, onları hayvanlar misali bir duruma sürüklemektedir. Dolayısıyla, insanın yaratılışındaki ulvi gayeden sapması, onu daha da aziz olan hayvanların seviyesine geriletiyor. Bu, insana yüklenen büyük sorumluluğun ve varoluş amacının ne denli önemli olduğuna işaret eder.

Ayetin Tefsiri ve İbretler

This verse serves as a strong reminder of the consequences of neglecting divine guidance. We learn that Allah has created individuals, both among humans and jinn, to experience the blessings, wisdom, and responsibilities of life. However, when they reject the truth or fail to heed the signs of reality, they become akin to animals — beings that lack the cognitive ability to realize their higher purpose. It invites believers to self-reflect: how many of us utilize our faculties to understand the world around us, to seek knowledge, and to draw closer to Allah?

A’râf Suresi 179. ayeti ayrıca insanların ömrünü nasıl geçirdiğine dair bir derinlik sunar. Hangi yolda ilerlemeleri gerektiği, hangi ilahi kullukla kalplerini donatmaları gerektiği konusunda tereddüt göstermemeleri gerektiğinin altını çizer. Eğer insanlar, kendilerine bahşedilen akıl ve duyularını ahlaki ve manevi değerlere göre kullanmazlarsa, sonuç itibarıyla cehenneme uygun bir yaratılış sergileme riskine maruz kalırlar.

Manevi Bir Uyanış İçin İhtiyaç

Cehennemlik olabilecek kişiler, aslında yaradılış itibarıyla kendilerine verilen çocuk gibi bir masumiyete sahiptir. Fakat onları bu masumiyetten alıkoyan, daimi bir gaflet içindeki yaşamlarıdır. Bu ayet, insanlık toplumuna düşen büyük bir sorumluluğun da göstergesidir. Tüketim, dünyaya yönelik aşırı tutku ve ahireti unutturucu bir yaşam tarzı, insanları yavaş yavaş geriletiyor. Dolayısıyla, her birey kendini gözden geçirip, bu boşluklara dair bir uyanış yaşamaya davet edilmektedir.

Dua ve İbadet ile Uyanış

Manevi anlamda yaşanan bu gaflet ve bir tür kayıtsızlık hâlinden kurtulmanın yolu, dualarımızı ve ibadetlerimizi derinleştirip, kendi ruhsal yolculuğumuzu netleştirmektir. Ayetlerde Allah Teâlâ’nın bizlere sunduğu varlık delilinin yanında, insanın irade gücüne ve bu iradeyi doğru yola kanalize etme ihtiyacına vurgu yapılmaktadır. Dualarımız, içsel değişimimizi destekleyecek en büyük kaynaklardan biridir. Allah’a yönelmek, O’na sığınmak ve içten bir kalple dua etmek, ruhumuza ferahlık ve huzur kazandıracaktır.

Bu noktada, hadiste Rasulullah (s.a.s) bir insanın kalbinin, ‘dosyanın’ içindeki kelimelere çok benzediğine göndermede bulunmuştur. Eğer kalp Allah’a yönelirse, tüm benlik de O’na doğru akacaktır. Kalbimizi ve duyularımızı O’na açmalıyız ki, gaflet içinde kaybolmayalım. Allah’ı anıp, düşünmek, ibadet etmek; hayatımıza anlam katacak ve bizi hedeflediğimiz ahlaki seviyeye taşıyacaktır.

Sonuç

Kısacası, A’râf Suresi 179. ayeti, insanlara verildiği takdirde büyük bir sorumluluk taşıyan kelimeleri ve anlamları içermektedir. Unutulmamalıdır ki, Allah’ın lütfettiği kalp, göz ve kulaklarla gerçeği anlayamamamız ya da görmememiz, sorumluluktan kaçmak anlamına gelmez. Her birey kendi potansiyelini keşfetmeli ve bu bağlamda bir yaşam sürmeli; aksine cehenneme uygun yaratılışını beslememelidir. Bu nedenle, dua ve ibadetlerimizi asla ihmal etmemeli, hayatımızı İslami değerlerle zenginleştirmeliyiz.

Scroll to Top