Bu web sitesi yalnızca bilgilendirme amaçlıdır ve dini veya manevi tavsiye niteliği taşımaz. İçeriklerin doğruluğu ve güncelliği için çaba gösterilse de, herhangi bir hata veya eksiklikten kaynaklanabilecek sonuçlardan sorumluluk kabul edilmez. Kendi durumunuza uygun olarak bir uzmana veya güvenilir bir kaynağa danışmanız önerilir.
Giriş
Kur’an-ı Kerim, insanlığa rehberlik eden bir yüce kitap olarak, her bir ayetiyle derin anlamlar ve öğretiler barındırmaktadır. Enbiyâ Sûresi de, bu anlam derinliğini bize sunan surelerden biridir. Bu sure, özellikle peygamberlerin kıssalarını ve topluma yönelik mesajlarını içermektedir. 79. ayet ise, Hazreti Dâvûd ve Hazreti Süleyman’ın adalet anlayışını ve ilahi bilgiye erişimlerini anlatmaktadır.
Enbiyâ Sûresi ve Teması
Enbiyâ Sûresi, 112 ayetten oluşmakta olup, Mekke döneminde inmiştir. Bu sure, pek çok peygamberin kıssalarını ortaya koyarak, insanlara ibretler sunmakta ve özellikle Allah’ın birliğini vurgulamaktadır. Ayetlerde peygamberlerin karşılaştığı sorunlar, insanlara karşı olan adaletleri ve Allah’a olan bağlılıkları anlatılmaktadır. Özellikle Hazreti Süleyman ve Dâvûd’un kıssası, adaletin nasıl yerine getirileceği konusunda önemli dersler içermektedir.
79. ayette, Dâvûd ve Süleyman arasında geçen bir durumu anlatmakta, bu bağlamda adalet anlayışlarının ne denli derin olduğunu ortaya koymaktadır. Dâvûd, hükümdar ve peygamber olarak toplumun meselelerine adaletle yaklaşan bir isimdir. Süleyman ise, genç yaşta bile bu adalet anlayışını geliştirmiş ve babası Dâvûd’un izinden gitmiştir.
Ayetin Anlamı ve Tefsiri
Enbiyâ Sûresi 79. ayetinde şöyle buyrulmaktadır: “Biz, sözkonusu dâvada en isabetli hükmü Süleyman’a bildirdik. Zâten biz, her birine hüküm ve ilim vermiştik. Dağları ve kuşları Dâvûd’un emrine râm ettik; onunla beraber Allah’ı tesbih ediyorlardı. Gerçekten biz, dilediğimiz her şeyi yapma kudretine sahibiz.”
Bu ayette, Allah’ın, Süleyman’a ilahi bilgeliği ve hükümleri anlamasını sağladığına vurgu yapılmaktadır. Süleyman’ın, genç yaşta bile adalet ve doğru karar verme yeteneğini ne denli geliştirdiği burada ön plana çıkmaktadır. Ayet, aynı zamanda Dâvûd’a, dağları ve kuşları tasarrufuna veren Allah’ın kudretini de göstermektedir. Bu durum, peygamberlerin yalnızca toplumsal meselelerde değil, doğayla olan ilişkilerinde de ilahi bir güçle hareket ettiklerini delilidir.
Dâvûd ve Süleyman’ın Adalet Yürütmedeki Rolü
Dâvûd, yalnızca bir peygamber değil, aynı zamanda adil bir yöneticidir. Kendisinin hayatı, Allah’ın emrettiklerine ne denli bağlı bir yaşama modelidir. Dâvûd’un hükmünde en dikkat çekici nokta, sadece kıyas ve mantık yürütme değil, aynı zamanda ilahi bir hikmetle hareket etmesidir. O, insanların haklarını gözeterek karar vermekte ve adalet sağlamak için çalışmaktadır. Bu noktada, Süleyman’ın erken yaşta Dâvûd’un deneyimlerinden alarak, daha doğru ve isabetli çözümler üretebilmesi dikkat çekmektedir.
Süleyman, babası Dâvûd’un gözetiminde büyümüş, onun adalet anlayışından ve ilahi bilgilerinden faydalanmıştır. Süleyman, bu bilgiler ve tecrübeleri ile kendi yöntemlerini geliştirerek insanlara hizmet etmiştir. İki peygamberin bu ortak noktası, adalet ve hikmet anlayışlarının, yalnızca kişisel bir özellik değil toplumsal bir sorumluluk olarak benimsenmesidir.
İlahi İlim ve Hüküm
79. ayette geç kalan bir hüküm ve ilim kavramına vurgu yapılması, Allah’ın kullarına, yaşamları boyunca hikmet ve ilim vermesinin önemli bir yansımasıdır. Her iki peygamber de, bu ilimle donatılmış ve adaletin sağlanmasını daha etkin bir şekilde gerçekleştirmiştir. Merhamet sahibi bir Allah’ın, kuluna bu tür biyolojik ve manevi bilgiler bahşetmesi, aynı zamanda onu doğru yolda yönlendirmesi anlamına gelir.
Buna ek olarak, Allah’ın dağları ve kuşları Dâvûd’un emrine vermesi, doğanın ve çevrenin insanlar tarafından yönlendirilmesi konusundaki ilahi kudreti ifade etmektedir. Bu, hem yaşadığımız doğayla olan ilişkimize hem de onun nimetlerinden ne şekilde faydalandığımıza dair önemli bir ders taşımaktadır.
Uygulama ve Hayatımızdaki Yeri
Enbiyâ Sûresi 79. ayeti, sadece tarihsel bir bilgi değil, aynı zamanda günümüzdeki adalet anlayışımızı şekillendirmek için de oldukça önemli bir metin sunmaktadır. Toplumda adaletin sağlanması, bireylerin haklarının gözetilmesi ve merhametin hâkim kılınması adına yapmamız gereken çok şey var. Bugünün dünyasında insanların adalet arayışı, belki de Hz. Süleyman’ı ve Dâvûd’u saygı ile anmakla başlayabilir.
Hikmet, her halükarda doğru karar vermek ve insanlara ulaşmak için elzemdir. Günlük hayatımızda dikkat etmemiz gereken en önemli noktalardan biri, toplumsal meselelerde adalet anlayışımızı pekiştirmek ve her türlü ayrımcılıktan uzak durmaktır. Adalet; sosyal hayatı düzenleyen temel bir ilke olarak, her alanda gözetilmeli ve uygulanmalıdır.
Sonuç
Enbiyâ Sûresi 79. ayeti, bize peygamberlerin adalet anlayışını ve hikmetle hareket etmelerinin önemini gösteren bir örnektir. Dâvûd ve Süleyman’ın kıssası, yalnızca tarihsel bir bilgi olmanın ötesinde, ilahi bir mesaj taşımaktadır. Bu mesaj sayesinde, hem bireyler olarak hem de toplumsal anlamda adalet arayışımızı sürdürebilir, hikmetle dolu bir yaşam sürme gayretimize yön verebiliriz.
Unutulmamalıdır ki, dua ve ibadetle beslenen bir yaşam, bizlere gerçek huzuru ve ilhamı getirecektir. Bu noktada, Dâvûd ve Süleyman’ın hayatlarından çıkartılması gereken dersleri hayatımıza uygulamak, manevi yolculuğumuzda bizi daha ileriye taşıyacaktır.