Bu web sitesi yalnızca bilgilendirme amaçlıdır ve dini veya manevi tavsiye niteliği taşımaz. İçeriklerin doğruluğu ve güncelliği için çaba gösterilse de, herhangi bir hata veya eksiklikten kaynaklanabilecek sonuçlardan sorumluluk kabul edilmez. Kendi durumunuza uygun olarak bir uzmana veya güvenilir bir kaynağa danışmanız önerilir.
Furkan Suresi 67. Ayeti ve Anlamı
Furkan Suresi’nin 67. ayeti, şu şekilde mealdir: “Onlar, harcadıklarında ne israf eder ne de eli sıkı davranırlar; bu ikisi arasında orta bir yol tutarlar.” Bu ayet, harcama hususunda dengeyi ve adaleti vurgulamaktadır. İslam’a göre, harcama bir ibadet olarak kabul edilmekte ve bu konuda izlenecek doğru tutumlar belirtilmiştir. Cehalet veya aşırılıklar içerisinde olmamak, bireylerin hem kendileri hem de toplumları için son derece önemlidir.
Bu ayet, müminlerin harcama davranışlarının ne denli önemli olduğunu vurgulayarak, kişisel ve toplumsal sorumluluklarını hatırlatmaktadır. Allah, insana sayısız nimetler vermiştir ve bu nimetlerin her birinin yarısı ile değerlendirilmesi talep edilmiştir. Ayette işaret edilen dengenin, yalnızca bireyin kendisi açısından değil, toplumu da kapsayan sosyal adalet anlayışı içerisinde yer alması gerekmektedir.
İsraf ve Cimrilik Arasında Orta Yol
İsraf, bir şeyin gereğinden fazla harcanması, cimrilik ise ihtiyaç olduğunda olsa bile harcamaktan kaçınmadır. Allah, bu ayetle müminlerden bu iki aşırılığa düşmemelerini istemekte ve harcama konusunda bir denge kurmalarını istemektedir. Bu bağlamda, “orta yol” ifadesi, İslam ahlakının özünü yansıtan bir kavramdır. Her şeyde bir denge kurmanın müslümanın karakteristik özelliği olduğu unutulmamalıdır.
Kur’an-ı Kerim, dengeyi sağlamak konusundaki öğretileriyle dikkat çeker. Ayette geçen “harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler” ifadesi, bir Müslümanın malın yönetimindeki sorumluluğunu ve itidalde duruşunu anlatmaktadır. Zira, israf helakete ve sosyal sorunlara, cimrilik ise toplumsal dayanışmaya engel teşkil eden unsurlardır.
Müslümanın maddi varlıkları yönetirken adalet ve merhamet içerisinde olması, sadece kendisi için değil, toplumsal yardımlaşma ve komşuluk ilişkileri için de son derece önemlidir. Bu bakış açısıyla harcama yaparken ne denli ölçülü ve adil olunması gerektiği örneklerle açıklanmalıdır.
Manevi İhtiyaçlar ve İnfak Anlayışı
Müslümanın infak anlayışında sadece maddi kaynakların harcanması değil, manevi yardımların da önemli yeri vardır. İnfak sadece zenginliğin dağıtılması değil, aynı zamanda ihtiyaç sahibine moral ve huzur vermek, ona destek olmaktır. İşte bu noktada, ayetin ifade ettiği denge, sadece maddi olarak değil, manevi düzlemde de uygulanmalıdır.
Harcama, sadece mamul ürün almak veya maddi ihtiyaçların karşılanması değildir. Aynı zamanda sosyal yardımlaşma, komşuluk ilişkileri ve toplumun refahı için atılan adımlardır. Bu nedenle, harcama yaparken hangi amaçla yapıldığı da önemlidir. Allah’ın rızasını kazanmak her zaman öncelikli hedef olmalıdır. Ayeti anlamak, sadece maddi konulardaki harcamaları değil, manevi olarak kendimizi nasıl değerlendirdiğimizi de kapsar.
Topluma, yardıma muhtaç olan bireylere ve ailelere yardımcı olmak, sadaka vermek de bu harcama biçiminin bir parçasıdır. Önemli olan, maddi dünyada hüküm süren ahlakı, manevi boyutlarla zenginleştirmektir. Manevi zenginlikleri akılda tutmak, harcamaların kalitesini artırarak sadaka verme ve yardımlaşmanın da önünü açar.
Harcama Anlayışında İslamî Değerler
İslam, harcama konusunda hiçbir zaman savurganlığı ya da cimriliği hoş görülmez. Her iki durum da İslam ahlakına aykırıdır. Bu, müslümanın sosyal ilişkilerini etkileyen önemli bir mesele olduğu için, tıpkı diğer ahlaki değerler gibi harcama anlayışı da Kur’an ve sünnet öğretileri ile desteklenmelidir.
Bu çerçevede, bir bireyin sınırlarını çizen İslamî değerler, onu ne zaman ve nerede harcama yapması gerektiği noktasında bilinçlendirir. İşte bu bilincin oluşturulmasında Furkan Suresi 67. ayeti gibi ayetlerin önemi büyüktür. Müslümanlar, bu öğretileri hayatlarına tatbik ederek yalnızca kendilerine değil, aynı zamanda toplumlarına da katkıda bulunmuş olurlar.
Özellikle toplumda sosyal adaletin sağlanması, yoksul ve muhtaçların gözetilmesi, zenginlerin de bu yükümlülüğün bilincinde olması gerekmektedir. Bu bağlamda, ekonomik dengeyi sağlamak, bireysel refah ile toplumsal huzuru bir arada bulundurmaktır. İşte, harcamaların adaletle yapılması, hor görülen ve dışlanan bireylerin yeniden topluma kazandırılmasına vesile olur.
Sonuç ve Öneriler
Furkan Suresi 67. ayeti, bizlere harcama konusunda ne kadar önemli bir eğitim veriyor. İyi ve kötü arasındaki dengeyi bulmak, sosyal ilişkilerimizi güçlendireceği gibi, helak edici durumlardan da bizleri koruyacaktır. Arabuluculuk, yardımlaşma ve paylaşmanın önemi, birey olarak sorumluluklarımızı arttırır ve toplumsal bağlarımızı kuvvetlendirir.
Cimrilik ve israf arasındaki dengeyi bulmak, uzun vadede kişisel ve toplumsal faydalar sağlayacaktır. İslam’a göre harcamalarımızda dikkat etmemiz gereken önemli unsurlar; niyet, yaklaşıma, empati ve yardımlaşma anlayışıdır. Bu öğretiler sadece karşılıklı ilişkilerimizi değil, bireysel huzurumuzu da artıracak öneme sahiptir.
Son olarak, Allah bize lütfettiği nimetleri paylaşmayı ve destek vermeyi emrediyor. Yani, Furkan Suresi’nin 67. ayetinde ifade edilen noktayı hayatımızda uygulamak, sadece birey değil, bir topluluk olarak bizleri daha güçlü kılacaktır. Unutmayalım ki, yapılan her harcama, doğru maksatla yapıldığı sürece aslında bir ibadettir ve Allah katında değerlidir.