Hicr Suresi 15. Ayeti: İnkarın Karanlık Yüzü

Bu web sitesi yalnızca bilgilendirme amaçlıdır ve dini veya manevi tavsiye niteliği taşımaz. İçeriklerin doğruluğu ve güncelliği için çaba gösterilse de, herhangi bir hata veya eksiklikten kaynaklanabilecek sonuçlardan sorumluluk kabul edilmez. Kendi durumunuza uygun olarak bir uzmana veya güvenilir bir kaynağa danışmanız önerilir.

Giriş: Hicr Suresi ve Önemi

Hicr Suresi, Kur’an-ı Kerim’in 15. suresi olup, Mekke döneminde inmiştir. Toplamda 99 ayetten oluşan bu sure, özellikle inkarcıların tutumlarını ve peygamberlere karşı olan direnişlerini ele alır. Hicr, Arapçada ‘korunaklı yer’ anlamına gelir ve bu isim, Semûd kavminin yaşadığı bölgeyi temsil etmektedir. Bu surede, inkarcıların Allah’ın varlığına ve Resulü Muhammed’e karşı koydukları inat ve kibirler, çeşitli örneklerle anlatılır.

Bu surenin 15. ayeti ise oldukça düşündürücüdür. Bu ayette kâfirlerin, onu tekzip eden tutumları çarpıcı bir şekilde ortaya konmaktadır. Hicr Suresi 15. ayeti, insanların gözlerindeki perdelerin ne denli etkili olduğunu ve kibirli bir inkarcının gerçekleri kabul etme konusundaki dirençlerini simgeler. Bu bağlamda, ayet üzerinde derinlemesine düşünmek, hem manevi hem de zihinsel bir açılım sunar.

Hicr Suresi 15. Ayeti ve Anlamı

Hicr Suresi’nin 15. ayeti, “Hiç şüphesiz: ‘Gâliba gözümüz bağlandı; daha doğrusu biz büyülendik’ derler.” şeklindedir. Bu ayet, inkarcıların karşılaştıkları her türlü delili nasıl geçiştirdiklerini ve sürekli mazeret bulmaya çalıştıklarını ifade eder. Gören gözlerin dahi gerçeği görememesi, inkarcılığın karanlık yüzünü gözler önüne serer. Bu tutum, asırlardır insanlık tarihinde sıkça gözlemlenen bir durumdur.

Burada bahsedilen “gözlerin bağlanması” durumu, aslında gerçeği görmek istemeyenlerin nasıl bir zihinsel durum içinde olduklarını anlatır. Kâfirler, gökten bir kapı açılıp kendilerine olağanüstü mucizeler gösterilse bile, bunları zihinsel olarak kabul etme yükümlülüğünden kaçınırlar. Onlar, her zaman mazeret bulma peşinde koşarlar ve gördükleri gerçekleri bile çarpıtarak sunarlar. Bu durum, sadece bir inkâr değil, aynı zamanda bir teslimiyetsizlik belirtisidir.

Göz Bağlama ve Büyülenme Teması

Âyetin dikkat çeken kısmı, insanların gözlerinin büyülenmesi ifadesidir. Bu, sadece fiziksel bir gerçeklikten ziyade, manevi bir durumu ifade eder. Kâfirler o denli derin bir inkârcılık içindedirler ki, gözle görülür mucizeleri dahi sihirli bir aldatmaca olarak görme eğilimindedirler. Yani, onların gözleri hakikatin ışığını göremeyecek kadar kararmıştır. Dolayısıyla, bu eğilim içerisinde olan insanlar, aslında sadece kendi zihinlerinin esiri olmuşlardır.

İnkarcıların bu bakış açısı, onları doğru yoldan saptıran bir unsur olmuştur. Hakikate karşı kapalı bir zihin ve dar bir bakış açısı, kişi için büyük bir kayıptır. Oysaki Allah’a inanan ve O’nun mucizelerine açık olan bir insan, halkın tabii güzelliklerini ve ilahi kudret tecellilerini her zaman görebilir ve bunlardan ibret alır.

Geçmişteki Örnekler

Hicr Suresi, inkar edenleri eleştirmekle kalmaz, aynı zamanda geçmişteki birçok kavmin de nasıl benzer bir inkar ve kibir içerisinde olduklarını hatırlatır. İnkarcılar, önceki peygamberlerin mucizelerine de tamamen kapanmışlardı. Nitekim, Hz. Musa’nın Firavun’a karşı gösterdiği mucizeler bile, inkarcı zihniyetin etkisi altında sorgulanmıştır. Hicr suresi, bu gibi pek çok kıssayı hatırlatarak, peygamberlerin karşılaştığı mücadelenin zamanla değişmediğini göstermektedir.

Hz. Nuh’un kıssası da benzer bir durumu ifade eder. Nuh’un kavmi, kendisine yapılan uyarılara karşı durup, sürekli mazeretler öne sürmekten geri durmamıştır. Böylece, akıllarını sağlıklı bir şekilde kullanamayan birçok insan, inkarlarında ısrar etmişlerdir. Kur’an, tüm insanlığa bu durumu hatırlatarak, geçmişin tekrar etmemesi için ders vermektedir.

Dua ve Teslimiyetin Önemi

Bu noktada, müminlere düşen en önemli görev, her durumda Allah’a yönelmek ve O’na sığınmaktır. İnsanlık, her ne kadar inkar ve sapkınlıkla dolu bir dönem içinde bulunsa da, hakka tabi olanlar her zaman için Allah’ın rehberliğini bulacaklardır. Hicr Suresi’nin 15. ayeti, inkarcıların gözlerinin perdesinin kalkması için, Hakk’ın nuru ile aydınlanması gerektiğini bir kez daha vurgular.

Kulluk, her ne olursa olsun, yalnızca Allah’a yönelmeyi ve her türlü inançsızlığa karşı durmayı gerektirir. Dua, insan kalbinde inşa edilen bir köprüdür ve bu köprüyü her an kullanmak, imanın artmasına vesile olur. Her türlü olumsuzluğa rağmen, Rabbe tevekkül etmek ve kalpten gelen bir samimiyetle dua etmek, kimsesiz kalmamanın bir yoludur. İslam, her zaman ruhun huzurunu bulması için bu yolları açmaktadır.

Sonuç: İnkarın Ötesinde Neden Doğru Yol Seçilmelidir?

Hicr Suresi 15. ayeti, insanlara sadece uyarı değil, aynı zamanda bir müjdedir. İnkarın ve cahilliğin ötesinde, insanın kendisini bulabilmesi için Allah’a dönmesi gerektiğini belirtmektedir. Bütün yaratılanların en üstünü olan insanın, en düşük duruma düşmemesi için, doğruluk ve teslimiyet çizgisinde yürümesi gerekir. Ayetteki mesaj, gözlerin kapalı olduğu bir dönemde bile, aklın hakka yönelmesi ve kalbin gerçeği araması için çalışmasıdır.

Unutulmamalıdır ki, imanın sağlamlaştırdığı bir zihin, unutulmamak adına sürekli irade beyan eden ve ibadetle dolu bir yaşam sürdürenlerden olur. Hicr suresi, bu düşünceleri pekiştirirken, iman eden ruhlara ilham sunar. Allah, her zaman inananların yanında, kalplerini aydınlatan yegâne ışık olacaktır.

Sonuç olarak, Hicr Suresi’nin 15. ayeti, sadece bir eleştiri değil aynı zamanda bir mücadele çağrısıdır. Her bir mümin, bu çağrıyı duyarak kendisine bir yol çizebilir ve Allah’a daha da yakınlaşabilir. Böyle bir bakış açısıyla hayatı değerlendirmek, her dönemde insana ilahi rehberliğin kapılarını aralayacaktır.

Scroll to Top