Bu web sitesi yalnızca bilgilendirme amaçlıdır ve dini veya manevi tavsiye niteliği taşımaz. İçeriklerin doğruluğu ve güncelliği için çaba gösterilse de, herhangi bir hata veya eksiklikten kaynaklanabilecek sonuçlardan sorumluluk kabul edilmez. Kendi durumunuza uygun olarak bir uzmana veya güvenilir bir kaynağa danışmanız önerilir.
Giriş: Hz. Yusuf’un Önemi
Hz. Yusuf, Kur’an-ı Kerim’de yer alan ve insanlara sabrı, sabırla geçilmesi gereken her türlü zorluğu öğretirken aynı zamanda merhamet, affetme ve tevbe etmenin önemini vurgulayan bir hikayeye sahiptir. Allah Teala, Yusuf (AS) kıssasını Kur’an’da en güzel hikaye olarak tanımlamaktadır. “Biz sana bu Kur’an ile kıssaların en güzelini anlatıyoruz” (Yusuf 3). Hz. Yusuf’un hayatı, yönetici olmanın yanı sıra, insan ilişkilerinde de nasıl bir örneklik sunması gerektiğini göstermektedir.
Hz. Yusuf’un Rüyası ve Ailesi
Hz. Yusuf, Mısır’ın azizlerinden biri olmanın öncesinde, çocuk yaşta gördüğü rüyalarla dikkatleri üzerine çekmiştir. “Babacığım! Ben rüyamda on bir yıldızı, güneşi ve ayı gördüm; onların bana secde ettiğini gördüm” (Yusuf 4). Bu rüya, biraz sonra gerçekleşecek olayların ilk habercisiydi. Fakat bu rüya, kıskanç kardeşleri tarafından hoş karşılanmamış ve onları Hz. Yusuf’a karşı kin ve nefret beslemeye itmiştir.
Hz. Yakup, rüyayı duyunca çocuğunu uyarmış ve onu kıskançlık tehlikesine karşı korumaya çalışmıştır. “Sakın rüyânı kardeşlerine anlatma! Olur ki kıskançlıkları yüzünden sana bir tuzak kurmaya kalkarlar” (Yusuf 6). Ancak kardeşleri, kendi içlerindeki kıskançlıkla hareket ederek, onu kuyuya atmayı ve daha sonra köle olarak satmayı planlamışlardır.
Kardeşlerin İhaneti
Kardeşler, Hz. Yusuf’u kuyuya atarak onu yok etmeyi planlamışlardır. “Yûsuf’u öldürün, ya da onu asla geri dönemeyeceği ıssız ve uzak bir yere atın” (Yusuf 9) diyen kardeşlerinden biri, onu öldürmekten dolayı duyduğu vicdani yükten kurtulmak için onu bir kuyunun dibine atmaya karar vermiştir. Bu olay, insanoğlunun ruhundaki hüznün ve kıskançlığın nasıl bir vahşete yol açtığının bir göstergesidir.
Hz. Yusuf’un babası Yâkub, sevgili evladının kaybı karşısında büyük bir üzüntü yaşamaktadır. “Artık bana düşen, en güzel şekilde sabretmektir” (Yusuf 18) diyerek, firak acısını Allah’a havale ederken, bizlere de sabrın önemini hatırlatmaktadır.
Hz. Yusuf’un Mısır’daki Hayatı
Hz. Yusuf, kuyudan kurtarılarak Mısır’da bir köle olarak satışa sunulmuştur. “Yusuf, Mısır’da düşük bir fiyata satılmıştır” (Yusuf 20). Ancak O, bulunduğu her ortamda Hz. Allah’a olan sadakatini ve bağlılığını sürdürmüştür. Mısır’ın azizi, Yusuf’u evine alarak onu güzel bir şekilde ağırlamıştır. “Akşam üstü, hanımını kötü bir işin içine çekmeye teşvik etmiş ve zorlu bir sınavdan geçmiştir” (Yusuf 23). Fakat Hz. Yusuf, Allah’a olan bağlılığı gereği ona karşı gelmeyi tercih etmiştir.
Olayın sonunda ise Hz. Yusuf, tamamen masum duruma düşmesine rağmen haksız yere zindana atılmıştır. “Zindan, onların istediği şeyden daha sevimlidir bana” (Yusuf 34); çünkü onun için Allah’a teslimiyet, bir kurtuluş olmuştur. Azap ve işkence içinde bile ruhunun özgürlüğünü korumuştur.
İyilik ve Sabır
Hz. Yusuf, zindanda geçirdiği süre boyunca diğer hapishane arkadaşlarına rüyalarının anlamını tevil ederken, sabrının ve merhametinin sembolü haline gelmiştir. Her ne olursa olsun, kendini affetmeyi ve iyilikte bulunmayı da asla unutmamıştır. Zindanda iken bile, insanlara yalnızca iyi olanı anlatma çabası içinde olmuş, kötü niyetleri ve hainlikleri kendinden uzak tutmayı başarmıştır.
Rüyalarını doğru bir şekilde tevil ettikten sonra, Hz. Yusuf’un akrabaları Mısır’a yeniden döndüklerinde karşılaştıkları zorluklarda da onların uğraşları karşısında sabırlı olmaktan vazgeçmediğini görmekteyiz. “Allah sabredenlerle beraberdir” (Bakara 153) sözü, bu hikayede de yerini bulmaktadır.
Hz. Yusuf’un Yükselişi
Hz. Yusuf, Mısır’da olmaktan yararlanarak, hikmetle ve sabırla yöneticilik makamına getirilmiştir. “Kendisine büyük bir iktidar ve bilgi verilmiştir. Herkesin affını kazanmış, onlara doğru yolu göstermiştir” (Yusuf 56). O, düşmanı dahi affetmekte, insanlara örnek olacak bir tutum sergilemektedir.
Yıllar geçtikten sonra, kıtlık nedeniyle ailesi Mısır’a doğru yola çıktığında, önceki yaptıklarından dolayı kalbinde hiçbir kötü his taşımadığını onlara belli etmiştir. “Bugün size bir ayıplama yok. Allah da sizi bağışlasın, çünkü O merhamet edenlerin en merhametlisidir” (Yusuf 92) diyerek, sevgi ve merhametle karşılamıştır.
Sonuç: Hz. Yusuf’un Öğretileri
Hz. Yusuf’un hikayesi, her birimize sabrın, iyiliğin, affetmenin ve teslimiyetin ne denli kıymetli olduğunu öğretmektedir. Allah’a olan bağlılık ve sadakat, her türlü zorluk ve eziyete rağmen insanı dimdik ayakta tutan bir güçtür. İnsanoğlu, düşmanlarına bile merhamet etmeyi, iyi olmayı ve affetmeyi hedef almalıdır. Zira sabır ve merhametle dolu bir yaşantı, insanı her zaman huzura ve güvenliğin kollarına götürecektir. Hz. Yusuf’un yaşadığı olaylar, hayatta karşılaşabileceğimiz her türlü kötülüğü aşmanın yollarını da göstermektedir.