Bu web sitesi yalnızca bilgilendirme amaçlıdır ve dini veya manevi tavsiye niteliği taşımaz. İçeriklerin doğruluğu ve güncelliği için çaba gösterilse de, herhangi bir hata veya eksiklikten kaynaklanabilecek sonuçlardan sorumluluk kabul edilmez. Kendi durumunuza uygun olarak bir uzmana veya güvenilir bir kaynağa danışmanız önerilir.
Giriş: İsrâ Süresi ve Amel Defteri
İsrâ Sûresi, Kur’an-ı Kerim’in en önemli surelerinden biridir ve Mekke döneminde inmiştir. Başlangıçta Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Mirâç mucizesi anlatılırken, insanın amelleri ve ahiretteki durumu üzerinde de derinlemesine durulmaktadır. Bu bağlamda İsrâ Sûresi’nin 13. ayeti, herkesin sevabını ve günahını boynuna doladığına dair çok önemli bir mesaj taşımaktadır. İnsanların davranışlarının, üstün niteliklerine işaret eden amellerinin, evrensel ahlak yasalarının bir yansıması olarak nasıl kaydedildiğine ve kişinin kıyamet günü karşısında ne gibi bir hesapla yüzleşeceğine dair izlenimler sunmaktadır.
Ayetin Anlamı ve Yorumu
İsrâ Sûresi’nin 13. ayetinde, “Biz her insanın sevabını ve günahını boynuna doladık; öyle ki, kıyamet günü önüne, her şeyi açıkça kaydedilmiş bulacağı bir defter çıkaracağız” denilmektedir. Bu ayet, insanın yaptığı her eylemin ve amelin kaydedildiğini, dolayısıyla her bireyin kendi eylemlerinin sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalacağını ifade ediyor. Bu bağlamda, ‘tâir’ kelimesinin manası, kişinin iyi veya kötü amellerinin her zaman onunla birlikte olduğu gerçeğidir. Gerçekten de insanın amelleri, Allah’ın evrensel yasalarına uygun olarak şekillenir ve bunlar insanın manevi hayatında belirleyici bir rol oynar.
Allah, insanlara akıl vermiş ve onlara doğru ile yanlışı ayırt etme yeteneği kazandırmıştır. Ancak bu akıl, insanları her şeyin yegâne yanıltıcısı ya da kurtarıcısı olmaktan alıkoymamalıdır. İnsanı zengin ya da fakir kılan, hür ya da köle yapan şeyin ameli olduğunu unutmayalım. İnsan, iyi niyetle hareket ettiğinde, yaptığı her iyiliğin karşılığını bulacaktır. Burada en önemli olan, insanın kalbinde taşıdığı niyet ve bu niyet doğrultusunda yaptığı amellerdir. Gerek iyilik, gerekse de günah, iki durumda da bireyin içsel doğasını şekillendirir.
Amel Defterinin Olayından Öğrettiklerimiz
Hz. Peygamber’in (s.a.s.) hadisine göre, her insanın sağında ve solunda iki melek bulunmaktadır. Bu melekler, insanın her yaptığı ameli kaydetmekle görevlidir. Kıyamet günü, bu amel defteri önüne konulduğunda, her birey yaptığı fiillerin ne derece önem taşıdığını, hangi amellerinin kabul edildiğini ve hangilerinin ise günaha dönüştüğünü öğrenmiş olacaktır. İşte bu, insanoğlunun kıyamet günündeki büyük hesabıdır: ‘Oku şimdi defterini! Bugün sana hesap görücü olarak kendi nefsin yeter!’ (İsrâ 14). Bu ayet, kişinin kendi vicdanıyla yüzleşmesini vurgularken, başkalarının eylemlerinin onun günah defterine yansıyamayacağını belirtmektedir.
Hesap günü geldiğinde, insanların yüzleşeceği bu defter, bir anlamda mahşer günündeki ızdıraplarının bir ön gösterimidir. Her birey kendi yapılabilirlikleri ve tercihleri doğrultusunda hayatını şekillendirir. ‘Kim doğru yolu seçerse, yalnızca kendisi için seçmiştir; kim de saparsa, yalnızca kendisi zarar görür’ (İsrâ 15) ifadesi, özgürlüğün ve sorumluluğun barışık bir tasviridir. Birey, Rabbim ve ben arasındaki ilişkiyi kendisi şekillendirecektir.
Dini Sorumluluk ve Kur’an’ın Rehberliği
İsrâ Sûresi’nin 15. ayetinde, “Biz, peygamber göndermedikçe kimseye azap etmeyiz” buyurulmakta ve bu durum, Allah’ın adaletini yansıtmaktadır. Yüce Allah, insanları doğruya yönlendirmek için peygamberler göndermiştir. Bunlar, insanlara doğru yolu göstermek ve kötü eylemlerden sakındırmak amacıyla gönderilen rehberlerdir. Peygamberlerin emirleri doğrultusunda hareket etmek, insanın olumsuz sonuçlarla karşılaşmaması adına bir zorunluluk arz eder. Bireyler, kendi seçim sorunlarını öncelikle bu rehberler doğrultusunda değerlendirerek yapmalıdır.
Bazı insanlar, başkalarının hatalarına ve günahlarına bakarak kendi sorumluluklarını unutturabilirler. Ancak, her bireyin kendi yaptığı eylemlerden sorumlu olduğunu hatırlamız gerekir. Dhahak ibn Muzahim’in şu cümlesini asla unutmamalıyız: Kendinizi hesaba çekmeden önce, yaptıklarınızı bir gözden geçirin. Zira, herkesin amel defteri kendi elleriyle yazdığıdır. Hiçbir makbul amelin ya da günahın başkasıyla taşınması veya paylaşılması mümkün değildir.
Sonuç: İbadet ve İyi Amellerin Önemi
İsrâ Sûresi yüksek bir hikmet ve derin bir tasavvuf içermektedir. Bu sure, sadece fiil ve sözü değil, aynı zamanda ahlakı ve inancı da kapsamaktadır. Elimizdeki amel defterini iyi değerlendirmeli, her eylemimizi ve davranışımızı dikkatlice gözden geçirmeliyiz. Sadece kendimiz için değil, aynı zamanda tüm insanlık için de iyi ve güzel olanı seçmeli, iyilikte birbirimizle yarışmalıyız.
Dua ve ibadetlerimizi artırarak Allah’a yaklaşmanın yollarını arayalım. Gerek namaz, gerek dua ve diğer ibadetler, ruhumuzu besleyecek ve yüksek ahlak anlayışımızı güçlü kılacaktır. Sonuç olarak, İsrâ Sûresi’nin 13. ve 15. ayetlerinden aldığımız dersler, bize hem ahlaki sorumluluğumuzu hatırlatır hem de kıyamette karşılaşacağımız hesaba dair farkındalığımızı artırır. Bu yüzden, sevdiklerimizle birlikte maneviyatımızı güçlendirme yoluna gidelim. Unutmayalım ki, her birimiz kendimizin sorumlusuyuz.