İsrâ Suresi 18. Ayet: Dünyayı İstemek ve Âhireti Kazanma Üzerine

Bu web sitesi yalnızca bilgilendirme amaçlıdır ve dini veya manevi tavsiye niteliği taşımaz. İçeriklerin doğruluğu ve güncelliği için çaba gösterilse de, herhangi bir hata veya eksiklikten kaynaklanabilecek sonuçlardan sorumluluk kabul edilmez. Kendi durumunuza uygun olarak bir uzmana veya güvenilir bir kaynağa danışmanız önerilir.

İsrâ Suresi Hakkında Genel Bilgi

İsrâ Suresi, Kur’an-ı Kerim’in 17. suresi olup Mekke’de inmiştir. Bu sure 111 ayetten oluşmaktadır ve ismini ilk ayetinde geçen ‘isrâ’ kelimesinden almaktadır. ‘İsrâ’, gece yürütmek anlamına gelmekte ve Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in Miraç gecesi Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ’ya götürülmesini ifade etmektedir. Surede, Allah’ın mutlak varlığını ve insanların sığındığı rahmetini vurgulayan pek çok ders ve hikmet yer almaktadır.

İsrâ suresi, hem inkarcıların durumlarını hem de inananların ahiret yolculuklarını ele alarak çeşitli ahlaki ve dini öğütler sunmaktadır. İnsanların dünya ve ahiret arasındaki dengeyi gözetmeleri gerektiğini anlatan birçok mısra içermektedir. Bu surede özellikle insanların dünya sevdasının sonunun nasıl olacağına dair uyarılar bulunmaktadır.

İsrâ Suresi 18. Ayetinin Meali

İsrâ Suresi 18. ayette Allah (c.c.), ‘Kim sadece şu peşin ve geçici dünya zevkini isteyip onun ardına düşerse, biz dilediğimiz kimseye takdir ettiğimiz miktarda o zevki tattırır, sonra da cehennemi ona mekân kılarız. O da kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak cehenneme girer.’ buyuruyor. Bu ayet, dünya hayatının geçici olduğunu ve insanların sadece bu dünya için çalışmaları durumunda karşılaşacakları sonuçları açıkça ortaya koymaktadır.

Geçici Dünya Zevkleri

Bu ayeti anladığımızda, burada bahsedilen ‘dünya zevkleri’ yalnızca maddi menfaatler veya keyifler değildir. Aynı zamanda, dünyadaki sıklıkla kayboldurulan değerleri ve hedefleri de kapsamaktadır. İnsanların hayatlarını yalnızca bunlarla sınırlı tutmaları, nihayetinde onları cehenneme sürükleyebilir. Bugün birçok insan, geçici zevkler peşinde koşarken, ahiret hayatını unutmakta veya önemsiz görmektedir. İşte bu ayet, bütün bu geçici zevklerin geçiciliğine ve arkasında karşılaşacakları karşılığın ciddiyetine dikkat çekmektedir.

Birçok insan günümüzde farklı hedeflerle yola çıkıyor ama bu hedeflerin geçici hazlardan ibaret olduğunu unutmamalıdır. Bu nedenle, bu ayettin verdiği mesajı, sadece dünyayı istemek yerine âhireti hedef almak olarak açmalıyız. Zira, ahireti istemek, insanın yaşamına anlam katacak en değerli hedeftir.

Çalışmanın Anlamı

Ayette ‘biz dilediğimiz kimseye takdir ettiğimiz miktarda o zevki tattırır’ ifadesi, insanların çalışma hayatındaki mükafatlarını vurgular. Ancak burada asıl dikkat edilmesi gereken husus, bu zevklerin geçici olduğudur. Bu geçici zevklerin sona erdiğinde insanın karşılaşacağı durum, kınanmış ve rahmetten kovulmuş bir hayat olacaktır. Bu durumdan kaçınmanın yolu ise itidalli bir yaşam sürmekten geçer.

Burada ‘çalışmak’ kavramı, sadece dünya için çalışmak değil, aynı zamanda ahiret için de çalışmayı kapsar. Müminler, hem dünyada faydalı olmalı hem de ahirette kurtuluşa ulaşmak için mücadele etmelidir. Asıl kazanım, yalnızca maddi kazanç değil, manevi kazançtır. İşte bu nedenle, amaçlarımızı oluştururken bu dengeyi gözetmemiz önemlidir.

Ahiret Hayatını İstemek ve Çabalamak

İsrâ Suresi 19. ayette ise tam tersine, ‘Kim de âhiret hayatını ister ve bir mü’min olarak bütün gücüyle onu kazanmaya çalışırsa, işte bunların çalışmaları Hak katında kabul görüp güzel karşılık bulur.’ denilmektedir. Ayet, dünya hayatına rağmen ahireti tercih edenlerin müjdelenmesi üzerine inşa edilmiştir. Bu, Müslümanların harekete geçmesi ve doğru niyetle çalışması için bir çağrıdır.

Motivasyon Kaynağı Olarak İman

Bir insanın gayesi ahireti kazanmak olmalıdır. İman, bu uğurda en büyük motivasyon kaynağıdır. İmanla birlikte hareket eden bireyler, dünya işlerinde de başarılı olabileceklerini unutmamalıdır. İman, insana güçlü bir azim ve irade kazandırır. İnsanlar, çalışmalarında bu motivasyonu kazanarak hareket ettiklerinde, ahirette kendilerine verilen mükafatların değerini daha iyi anlamış olur.

Ayrıca, bu ayet hem bireysel hem de toplumsal düzeyde çalışmayı teşvik etmektedir. İslam dini, bir bireyin sadece kendisi için değil, aynı zamanda toplum için de faydalı olmasını istemektedir. Bireysel kazanımlar, toplumsal kazanımlarla birleşerek daha büyük bir ahlaki ve manevi fayda sağlar. Bu durum, kişilerin sosyal sorumluluklarını unutmadan yaşamalarına yardımcı olur.

İman ve Amel İlişkisi

Ayetin sonunda vurgulanan ‘iman’ meselesi, yapılan her işin değerini belirleyen bir unsurdur. İman olmadan yapılan her iş, değerini yitirir. Bu nedenle, insanların iyi niyetle yaptıkları eylemler, niyetleri ahiret için olmalıdır. Ancak o zaman yapılan işlerin karşılığı Allah katında kabul görecektir.

Bu nedenle, her Müslümanın amacının Allah’ın rızasını kazanmak, ahiret için çalışma gayesinde olması gerekir. İslam’daki ahiret inancı, insanlara bir hedef verirken, dünya hayatını bu hedefle birleştirmek için bir vesile olmalıdır. İşte bu dengeyi sağlamak, hem bireysel hem de toplumsal olarak önemli bir sorumluluktur.

Sonuç: İsrâ Suresi 18. Ayetinin Hayatımıza Etkisi

İsrâ Suresi 18. ayeti, dünya hayatının geçici zevklerinden uzak durarak, ahiret için çaba göstermenin gerekliliğini anlatmaktadır. Bu sure, sadece bir korkutma değil, aynı zamanda bir umut mesajı taşımaktadır. Geçici zevkler peşinde koşan insanlar için bir uyarıdır. Nitekim, İslam dini, gerçek huzuru ve memnuniyeti ancak Allah’a yönelenlerin bulabileceğini öğretmektedir.

Öte yandan, bu ayet ile birlikte, insanların manevi yönlerini güçlendirmeleri, dua ve ibadetlerine önem vermeleri gerektiği vurgulanmaktadır. Duanın gücü ve Allah’a yönelmenin önemi, bireyleri kötü sonuçlardan koruyacaktır. Allah’a işlenen dualar, insanların kalplerine huzur bırakırken, ahirette de büyük kazançlar sağlamaktadır.

Sonuç olarak, İsrâ Suresi 18. ayeti, hem dünyada hem de ahirette insanları düşünmeye ve kendilerine bir hedef belirlemeye teşvik eden bir mesajdır. Herkesin bu ayetten alacağı ders, geçici olanla kalıcı olan arasında sağlıklı bir denge kurmak ve hayatı bu bilinçle yaşamak olmalıdır. Unutulmamalıdır ki, Allah, yalnızca gayesi rızası olan kullarını mükafatlandırır.

Scroll to Top