Bu web sitesi yalnızca bilgilendirme amaçlıdır ve dini veya manevi tavsiye niteliği taşımaz. İçeriklerin doğruluğu ve güncelliği için çaba gösterilse de, herhangi bir hata veya eksiklikten kaynaklanabilecek sonuçlardan sorumluluk kabul edilmez. Kendi durumunuza uygun olarak bir uzmana veya güvenilir bir kaynağa danışmanız önerilir.
Giriş
Kuran-ı Kerim, Allah’ın kelamı olarak hem ruhsal bir rehberlik sağlar hem de insanın düşünmesine, sorgulamasına ve bilimsel gelişmelere ışık tutar. Kuran, içindeki ayetlerle pek çok bilimsel gerçekliğe işaret eder. Bu yazıda, Kuran’da bilim ile ilgili olarak gündeme gelen ayetleri birlikte takip edeceğiz.
Evrenin Yaratılışı
Evrenin genişlemesi, bilim insanları tarafından yüzyıllar boyunca tartışılmış bir konu olmuştur. Zâriyât suresi 47. ayetinde, “Ve Evren’i (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz” buyrulmaktadır. Yüzyılımızda Edwin Hubble’ın gözlemleri ile evrenin genişlemekte olduğu tespit edilmiştir. Kuran’dan 1400 yıl önce, böyle bir gerçekliğin bildirilmesi, bu kitabın ilahi bir kaynak olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır.
Bu ayet, evrenin yaratılışını ve onun sürekli bir değişim içerisinde olduğunu vurgulamaktadır. Bilim, hâlâ evrenin nasıl oluştuğu ve dönüştüğü üzerine hüküm vermeye çalışırken, Kuran bu konulardaki mükemmel bilgiyi çoktan vermiştir.
İnsanın Yaratılışı
İnsanın yaratılışı hakkında Zümer suresi 6. ayetinde, “Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlıkta, bir yaratılıştan diğer yaratılışa geçirerek yaratmaktadır” buyrulur. Kuran’ın bu ifadesi, modern tıbbın cenin gelişimi ile ilgili bulgularıyla örtüşmektedir. Anne karnındaki cenin, üç farklı katmanda (karın duvarı, rahim duvarı ve amniyon kesesi) gelişimini sürdürmektedir. Bu bilgi, tarih boyunca elde edilmesi oldukça zor olan bir gerçektir. Kuran, bilimin henüz kavrayamadığı bu gerçeği çok açık bir biçimde aktarmaktadır.
Ayrıca Bakara suresi 259. ayetinde, “Kemiklere de bir bak. Nasıl yerli yerince düzenliyoruz onları ve sonra da onlara et giydiriyoruz” buyruluyor. Burada vurgulanan embriyo gelişimi ve doku dönüşümü, modern embriyoloji bilgileriyle de uyumludur. Kuran’da yer alan bu bilgiler, ilahi kaynak tarafından aktarıldığı için gaspedilemez bir derinlik taşımaktadır.
Psikolojik Durumlar ve Bilim
En’am suresi 125. ayette “Saptırmayı dilediğinin de göğsünü öylesine dar ve sıkıntılı kılar ki, o göğe yükseliyormuş gibi olur” ifadesi, psikolojik sıkıntının bilimsel durumlarla ilişkisini ortaya koymaktadır. Günümüzde, stresin ve kaygıların fiziksel belirti gösterme durumları oldukça yaygın bir fenomendir. Atmosfer basıncının artmasıyla bağlantılı olarak üst katmanlarda hissedilen değişiklikler, Kuran’da 1400 yıl önce zihin açıcı bir biçimde açıklanmıştır.
Bu ayet, insan psikolojisinin ne kadar karmaşık ve derin bir yapıya sahip olduğunu gözler önüne seriyor; bu sebeple kişinin ruhsal ve fiziksel durumları arasındaki bağlantılar daha fazla incelenmeli ve derinlemesine araştırılmalıdır.
Petrol ve Doğal Kaynaklar
A’lâ suresi 5. ayetinde “O otlağı çıkardı. Sonra da onu karamsı bir sel suyuna çevirdi” buyrulmaktadır. Bilimsel açıdan bakıldığında, petrol ve doğal gazın oluşum süreci, milyonlarca yıl süren doğal olaylarla yakından ilişkilidir. Kuran’ın bu durumu ele alış biçimi, vahiyden gelen bilgilendirici bir mesaj taşımaktadır. Petrol, yeşil bitkilerin ve bakterilerin zamanla dönüştüğü ve yer altına gömüldüğü bir sonuçtur, bir nevi “karamsı su” özelliğine sahiptir.
Bu ayet, insanlara dünya kaynaklarını nasıl daha iyi yönetecekleri ve doğayla uyum içinde yaşayacakları konusunda bir mesaj sunmaktadır. Böylece bilim ve İslam’ın kesiştiği bu noktada alınacak dersler üç kıymetli riyaziyet oluşturmaktadır.
Doğanın İşleyişi
Furkan suresi 53. ayeti, “İki denizi birbiri üstüne salan O’dur. Bu tatlı ve ferahlatıcı, bu tuzlu ve acıdır. Ve ikisinin arasına karışmalarını önleyen bir sınır olarak engel koymuştur” diyerek denizlerin karışmayışını izah eder. Denizlerin biri tatlı diğeri ise tuzlu su olmasına rağmen, dünyanın dengesini bozmadan bu iki su kütlesinin birbirleriyle nasıl etkileşimde bulunduğu ve sınırların nasıl var olduğu, Kuran’da çok açık bir şekilde ifade edilmiştir.
Bu ayet, denizlerin tuzlu ve tatlı sularının neden karışmadığını açıklamakla kalmıyor, aynı zamanda doğal dengenin korunmasına, ilişkilerin ve etkileşimlerin nasıl olması gerektiği üzerine de değerli çıkarımlar sağlamaktadır. Bilim, suyun özellikleri üzerine devam eden araştırmalarını yapılandırırken, Kuran’da verilen bilgi çok çeşitli ve geçerliliğini koruyan bir malzeme sunmaktadır.
Sonuç
Kuran, sadece dini bir kitap olmanın ötesinde, insanın yaratıcısını, doğayı ve toplumsal yaşamı anlaması için eşsiz bir kaynak teşkil etmektedir. İçindeki ayetler, bilimsel gerçeklerle örtüşen bilgileri zamanından çok önce aktarmakta ve insanı düşünmeye sebat etmeye teşvik etmektedir. Kuran’ın ışığında, bilim ve iman arasında bir köprü kurmak, dinin ve bilimsel aklın birleştiği bir yol sunmaktadır.
Bilimsel ve manevi derinlik taşıyan bu ayetler, her bir Müslümanın hayatına şeref ve anlam katar; bu yüzden bu gerçekleri kavrayan bireyler, kendi hayatlarında bu bilgileri uygulayarak daha huzurlu bir yaşam sürebilirler. Sonuç olarak, Kuran, sadece bir ibadet veya okuma kitabı değil, aynı zamanda düşünen ve sorgulayan bir zihin için bir kılavuzdur.