Kur’an’da Cariye Hükümleri ve Anlamı

Bu web sitesi yalnızca bilgilendirme amaçlıdır ve dini veya manevi tavsiye niteliği taşımaz. İçeriklerin doğruluğu ve güncelliği için çaba gösterilse de, herhangi bir hata veya eksiklikten kaynaklanabilecek sonuçlardan sorumluluk kabul edilmez. Kendi durumunuza uygun olarak bir uzmana veya güvenilir bir kaynağa danışmanız önerilir.

Giriş: Cariyelik Nedir ve Kur’an’da Yer Alması

Cariye, İslam tarihinde kölelik sisteminin bir parçası olarak, savaşta esir alınan kadınların ve çeşitli sebeplerle hürriyetleri kısıtlanan kadınların tanımlandığı bir kavramdır. Kur’an-ı Kerim’de cariyelikle ilgili birkaç ayet bulunmaktadır; bu ayetler, cariye ve onun sahibi arasındaki ilişkiye dair bazı hükümleri düzenlemekte ve sosyal adaleti vurgulamaktadır. İslam, cariyelerin haklarını korurken, onların insanlık onurunu ihlal etmeyecek bir şekilde yaşaması için gerekli kuralları da getirmiştir.

Cariye Hükümlerinin Temel Dayanakları

Kur’an-ı Kerim, Nisa Suresi’nin 3. ayetinde, eğer bir kişi birden fazla kadınla evlenebilecekse ama adaleti sağlayamayacağından korkuyorsa, cariyeleri de dikkate alarak bir eşle kalmasının daha uygun olduğunu belirtmektedir. Bu, bir yandan çok eşlilik tartışmalarında adalet ve denge sağlanması için bir zemin oluştururken, diğer yandan cariyelere de bir değer atfetmektedir. Bu ayet, ‘sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin’ ifadesiyle, cariyelerin de bir şekilde toplumsal hayatta yer aldığını ortaya koymaktadır.

Cariyelerin Hakları ve Sorumlulukları

Nisa Suresi’nin 24. ayetinde, ‘savaş esirlerinden (cariye) olanlar, meğer ki ellerinizin altında olan savaş esirleri ola’ denilerek, cariyelik ilişkilerinin ahlaki çerçevesi çizilmektedir. Allah, bu ilişkilerde karşımıza çıkan tüm hak ve adalet unsurlarını dikkate almıştır. Cariyeler, kendilerine karşı yapılacak muamele açısından, hür kadınlarla aynı haklara sahiptirler ve onlar da bu toplumun bir parçasıdır.

Ayette, cariyelere muntazam bir yaşam sunulması ve onlara hak ettikleri saygının gösterilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bu durumda, sahiplerinin onları fuhşa zorlaması ve insanlık onurunu ihlal etmesi kesinlikle yasaktır. Müminlerin, ellerindeki cariyelerin hürriyetlerini satın almaları ve onları hayat şartlarının iyileştirilmesi için desteklemeleri gerektiği de bu bağlamda önemlidir.

Cariyelerin Evlilik İlişkisi ve Adalet

Müminler, ‘ellerinizin altında bulunan mümin cariyelerden alsınlar’ ifadesiyle, sadece cariyeleri ile evlenmekle kalmayıp, onları topluma kazandırmaları hedeflenmiştir. Bu amaçla verilen mesajda, cariyelerin sadece bir mülk olarak görülmediği, onların da evlilik ilişkileri içerisinde yer almaları beklenmektedir. Bu, onların saygınlıklarına, iffetlerine ve hür iradelerine saygı göstermek anlamına gelmektedir.

Şunu unutmamak gerekir ki, bir cariye ile evlilik ilişkisi de tıpkı hür bir kadın ile olan evlilik gibi düzene bağlıdır. Kur’an, hür kadınlarla evlenemeyecek durumda olan kimseler için, camiye ya da dinî bir bakış açısıyla eşleşme alternatifleri sunarak, onların da hürriyetlerinin ve onurlarının zedelenmeyeceğinin teminatını verir.

Cariyelikten Kurtulmanın Yolları

Kur’an, cariyelerin hürriyetlerine kavuşmalarını teşvik edici bir yapıya sahiptir. Müminlere, ıslah edilmesi gereken bireyler olarak görmeleri gerektiğini öğütlemektedir. Bu bağlamda, kişinin, cariyenin özgürleşmesine yardımcı olmak için ona eğitim ve sosyal destek sunması önem kazanmaktadır. Yüzde yüz istekli bir hürriyet arayışı, kişinin kendisine verilen sadakat ve ahlakla bağlantılıdır.

Müminun Suresi’nin ayetlerinde, ‘ellerinizin altında bulunanlar (köle ve cariyeler), yazılı mukavele ile hürriyetlerini satın almak isterlerse’ denilerek, bu ilişki içerisinde cariyelerin özgürleşme talepleri de desteklenmiştir. Bir yandan da, cariyelerin fuhşa zorlanmaması yine bu cümlede ifade edilmektedir.

Sonuç: Cariyelik Hakkında Kapsamlı Bir Bakış

Kur’an-ı Kerim’deki cariyeler ile ilgili ayetler, tarih boyunca tartışılan ve modern zamanlarda dikkatle incelenen konulardandır. İslam’ın geldiği dönemde kölelik ve cariyelik durumu toplumun bir gerçeğiydi. Ancak, Kur’an, bu durumu bir bütünlük içerisinde değerlendirip, hem sosyal adalet sağlamayı, hem de bireyin hür iradesini gözetmeyi ön plana çıkarmıştır.

Günümüzde, bu ayetlerin doğru bir şekilde anlaşılması ve yorumlanması, İslam toplumlarının sosyal yapısına ve insan onuruna uygun düşen güncel çözüm yollarını bulmamızda yardımcı olacaktır. İslam’ın getirdiği asıl mesaj, insanları hürriyetlerine ve sosyal adalete kavuşturmaktır ve bu bağlamda cariyelik tamamen tarihsel bir olgu olarak ele alınmalıdır. Bugünün dünyasında, bireylerin özgürlüklerinin korunması ve insan hakları çerçevesinde ele alınması çok daha önemlidir.

Böylece, Kur’an’daki cariye ile ilgili hükümler, sadece geçmişe bir bakış değil, aynı zamanda günümüzde sosyal adaleti, insan onurunu ve haklarını savunan bir referans niteliği taşımaktadır.

Scroll to Top