Bu web sitesi yalnızca bilgilendirme amaçlıdır ve dini veya manevi tavsiye niteliği taşımaz. İçeriklerin doğruluğu ve güncelliği için çaba gösterilse de, herhangi bir hata veya eksiklikten kaynaklanabilecek sonuçlardan sorumluluk kabul edilmez. Kendi durumunuza uygun olarak bir uzmana veya güvenilir bir kaynağa danışmanız önerilir.
Nisa Suresi 18. Ayeti ve Anlamı
Nisa Suresi, Kur’an-ı Kerim’in dördüncü suresi olarak Medine’de nâzil olmuştur ve içinde 176 âyet barındırır. Bu sure, özellikle kadınlar ve aile hayatı üzerine birçok önemli akdi ve ahlaki hüküm içermesi itibariyle dikkat çekmektedir. Nisa Suresi 18. ayetinde ise tevbe konusuna vurgu yapılmaktadır. Ayette şöyle buyrulmaktadır: ‘Yoksa hayatı boyunca günah işleyip işleyip de, nihayet kendisine ölüm gelip çattığında: “Ben şimdi tevbe ediyorum” diyenlerin ve kâfir olarak ölenlerin tevbeleri kabul edilmeyecektir. Biz, böyleleri için can yakıcı bir azap hazırladık.’ (Nisa, 4/18)
Bu ayet, Yüce Allah’ın merhametini ve tevbeyi kabul etme şartlarını açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Tevbe, insanın günahlardan arınması ve Allah’a yönelmesinin bir ifadesidir; ancak bu tevbenin zamanlaması ve samimiyeti esastır. Nisa Suresi 18. ayeti, hayatı boyunca günah işlemiş ve bu günahlara bir son verme niyetinde olmayan bir kişinin, ölüm anında tevbe etmesini yeterli görmeyeceğini bildirmektedir. Bu nedenle, asıl tevbenin, hayatın her anında, samimi bir içtenlikle yapılması önemlidir.
Tevbenin Anlamı ve Önemi
Tevbe, Arapça kökenli bir kelimedir ve “dönmek”, “geri dönmek” anlamına gelir. Bir kul, işlediği günahlardan pişmanlık duyarak Allah’a yöneldiğinde bir tevbe gerçekleştirmiş olur. Tevbe etmenin en temel şartı, gönülden pişmanlık duymak ve bir daha o günahı işlememek için kararlıdır. Yüce Allah, kalbinde samimiyetle tevbe edenlerin bu dönüşlerini kabul edeceğine dair sayısız vaatte bulunmuştur. Bu bağlamda, Kur’an-ı Kerim’de ‘Ve kim bir kötülük yapar veya nefsine zulmeder de sonra Allah’tan bağışlanma dilerse, şüphesiz Allah’ı çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici olarak bulur.’ (Nisa, 4/110) buyrulduğu gibi, Allah’ın affediciliği ne kadar büyük ve sınırsızdır.
Bununla birlikte, Nisa Suresi 18. ayetindeki uyarı, gerçekle yüzleşmek ve ölüm anındaki telaşla değil, hayat boyunca işlenen günahlara karşı duruş sergilenerek bildiğimiz hakikate dönmek gerektiğini anlatmaktadır. Tevbe, geç kalınmadan, ne zaman olursa olsun yapılabilen bir eylemdir ama kesinlikle ciddiyetle ele alınmalıdır. Bu bağlamda, insanın, tevbe kapısını her zaman açık bulacağını havadislere de yansıyan birçok örnekle görebiliyoruz.
Tevbe ve Haramlardan Sakınma
Ayetin iki kısmında da, tevbenin kabulü ve amacı açısından bir uzlaşı vardır. Öncelikle, makbul tevbenin kabul edilebilmesi için, kişinin günahları bilinçli olarak işlemiş olması ve ardından samimiyetle dönüş yapması gerektiği açıkça ifade edilmektedir. İkincisi, ayette, kâfir olarak ölenlerin durumuna da vurgu yapılmış, onların tevbesinin kabul edilmeyeceği belirtilmiştir. Yani, günahlarını bilinçli bir şekilde işleyen ve öte yandan iman etmeden hayatını sona erdirenlerin pişmanlığı bir sonuç doğurmayacak, bu kişilerin istediklerinde de Allah’ın rahmet kapıları onlara kapanacaktır.
Bu durum, günahların ve yasakların ciddiyeti karşısında, bir Müslüman’ın daima dikkatli olması gerektiği bilgisini vermektedir. Birey, kendi nefsini ve kalbini bilmelidir ki, günahlar insanı Allah’tan uzaklaştıran nedenlerdir. Etrafımızda gördüğümüz birçok örnek, kişinin günlük yaşantısındaki yanılsamalara kapılarak geçmişte işlenen günahları unuttuğu ve bu durumları görmezden geldiği bir ortamda, aynı şekilde yüksek rahatlıkla son anda pişmanlık duyarak kurtulmaya çalıştığı yönündedir. Ancak bu ayetin özünden hareketle, gösterişten ve şaşaalı bir yalandan öte, esasen kendi iç dünyamızı ve Allah’a Yönelimimizi gözden geçirmek, gündemimizi düzenlemek zorundayız.
Müslümanların Görevi ve Sorumluluğu
Tevbe, bir bütün olarak bir Müslümanın hayat felsefesine dahil edilmesi gereken bir eylemdir. İslam dinine göre, bir kulun, yaratıcısına karşı sorumluluğu elzemdir. Birey, günah işleme konusunda bir bilince sahip olmalı ve hayatının her anında bu bilinçte yaşamalıdır. Bu bağlamda, Nisa Suresi 18. ayeti, müminlere ve İslam toplumuna önemli bir öğretidir. İnsanın hem bireysel hem de toplumsal olarak sorumluluklarını unutmaması gerektiği anlaşılmaktadır. Tevbe etmek, sadece kendi için değil, toplumu da ıslah etmek anlamına gelir.
Ayrıca, bu ayet, insanların kendilerini ve diğer müminleri uyandıran, dikkatli olmaya teşvik eden bir ışık görevi üstlenmektedir. Zira insan, yalnızca kendisine karşı değil, herkes için bir ayna olmalıdır. Tevbe konusunda yaşanan gecikmeler ve kayıtsızlıklar, toplumda büyük olumsuz devamlılıklar yaratabilir. Bu sebepten, müslümanlar, kendilerini ve çevrelerini bilinçlendirmek üzerine yükümlüdür.
Her birey, nefsi ile savaş vermekle birlikte, toplumun bir parçası olduğunu anlamalıdır. Tevbe, özünde, hem kişisel bir dönüşüm hem de çevresel bir hareket başlatma işlevine sahip olmalıdır. Yüce Rabbimiz, her zaman kullarının gönlünde bir kapı açık tutmaktadır ve bu, ruhsal bir yolculuğun daima mümkün olduğunu müjdeler.
Sonuç
Nisa Suresi 18. ayeti, insanların hayatları boyunca karşılaştıkları günah ve hatalar karşısında nasıl bir pozisyon alması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Samimi bir şekilde pişmanlık duyan ve Allah’a yönelen kişinin, Yüce Allah’tan af dileyebileceği gerçeği ayetin özüdür. Ancak burada dikkat edilmesi gereken; tevbenin samimiyeti ve bir süreklilik göstermesi gerektiğidir. Çünkü son anlar, insanlık hali gereği bir yazgı değil, bir fırsattır. Her bir mümin, kendi şahsında ve çevresinde bir tevbe hareketi başlatarak, Allah’ın sonsuz rahmetine ve bağışlayıcılığına sığınmalıdır. Sadece dünya hayatının menfaatleri ve geçici zevkleri değil, ahret hayatının en büyük kazanımı olan Allah’ın rızasını ve cennetini hedef göstermek, işte burada vurgulanması gereken asli meseledir. Hayata böyle bir perspektifle yaklaşan birey, nefsinin karanlıklarından kurtulacak ve Allah’ın kudretinde yaşamaya adım atmış olacaktır.
Unutmayalım ki, Yüce Allah, her zaman tevbeleri kabul eden, merhamet eden ve bağışlayandır. Kulları, daima bu kapıyı açık bulmalıdır. Öyleyse, Allah’a yönelmekten ve O’nun rahmetine sığınmaktan bir an bile geri durmamalıyız. Tevbe, bir dönüş ve hayatın her alanında yaşanan bir yeniden doğudur.