Tesettür Ayeti Tefsiri ve Önemi

Bu web sitesi yalnızca bilgilendirme amaçlıdır ve dini veya manevi tavsiye niteliği taşımaz. İçeriklerin doğruluğu ve güncelliği için çaba gösterilse de, herhangi bir hata veya eksiklikten kaynaklanabilecek sonuçlardan sorumluluk kabul edilmez. Kendi durumunuza uygun olarak bir uzmana veya güvenilir bir kaynağa danışmanız önerilir.

Tesettür Ayeti Nedir?

İslam âleminde kadınların örtünmesi göz ardı edilmemesi gereken bir konu ve önemli bir emir olarak kabul edilir. Bu emrin dayanağını, Kur’an-ı Kerim’de yer alan ve Hazreti Ali ile birçok sahabe tarafından da tefsir edilen Nur Suresi, 31. ayet teşkil etmektedir. Bu ayet, ‘Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini harama bakmaktan korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler…’ şeklinde devam eder. Bu bağlamda, ayette zikredilen tesettür, içindeki derin mana ve hikmete sahiptir.

Bu ayetin tefsirine giriş yaparken, tesettürün sadece fiziksel bir örtünme değil, aynı zamanda bir iffet ve ahlak meselesi olduğunu belirtmemiz gerekir. İslam’da insanlara, özellikle de kadınlara ait olan bir çok sorumluluk vardır ve tesettür, Müslüman kadınların bu sorumlulukların bilincinde olarak yaşamaları gereken en temel unsurlardan biridir. Çünkü tesettür, sosyal hayatta, aile içinde ve İslam toplumu içerisinde önem taşıyan bir yer edinir.

Klasik İslam anlayışına göre, tesettür sadece kadınları değil, erkeği de kapsayan bir sorumluluktur. Bu bağlamda Kur’an-ı Kerim’de erkeğe de, ‘Ey Muhammed! Mümin erkeklere söyle, gözlerini harama bakmaktan korusunlar…’ (Nur Suresi, 30) buyrulmaktadır. Yani tesettür, iki taraflı olarak ele alınmalıdır. Kadın ve erkek, birbirlerine karşı sorumluluklarını bilerek hareket etmelidir.

Tesettür Ve İfadeleri

Nur Suresi, 31. ayette geçen ifadelerin yapısına ve anlamına incelediğimizde, yer alan bazı kelime gruplarının mahiyetini anlamakta fayda vardır. ‘Zinetlerini teşhir etmesinler’ ifadesi, kadınların dışarıda yapacakları davranışlarda dikkatli olmalarını gerektirir. Bunun yanı sıra, ‘gözlerini korusunlar’ ifadesi, harama bakmamakla birlikte, yalnızca fiziksel değil, manevi manada da önem taşır. Bu bağlamda, bir Müslüman kadın, hem dış görünümüne hem de içsel ve manevi durumuna dikkat ederek yaşamalıdır.

Yine, ayette ‘görünmesine engel olmayan kısımlar dışında zinetlerini açmasınlar’ vurgusu, bize zinet anlayışının ne denli önemli olduğunu gösterir. Ayrıca, başörtüsü ne şekilde olmalı, belirsizlik teşkil eden noktalar da vardır. Burada önemli olan, kadınların örtünme çabalarının gerektiğinde vurgulanması ve doğru bir şekilde ifade edilmesidir.

Ayetin devamında yer alan ‘kocalarından, babalarından, kız kardeşlerinin oğulları gibi kısımlar’ yasaklamalardan muaf tutulmasını sağlarken, burada da belirli bir sınırın olduğunu belirtmek gerekir. Bu boşluklar, kadın ve erkek arasındaki ilişkinin ne tür bir ahlak anlayışına dayanması gerektiğine örnek teşkil eder. Örnekler üzerinden açıklamak gerekirse; bir kadın, yalnızca muhacir ya da Arap toplumunu değil, genel bir tesettür anlayışını benimseyerek yaşamalıdır.

Örtünmenin Manevi Anlamı

Günümüzde bir çok insan, tesettürü sadece fiziksel bir örtünme olarak değerlendirirken, bu anlayış eksiktir. Çünkü tesettür, yalnızca kadının dış görünüşü ile ilgili değil, aynı zamanda onun manevi ve içsel huzurunu da etkileyen bir durumdur. İslam toplumunun bir bütün olarak iffet ve saygı temelinde inşa edildiği düşünülürse, bu durum çok daha iyi anlaşılır. Tüm Müslümanların, özellikle de kadınların kendi kişiliklerini ve şahsiyetlerini koruyarak yaşamaları, toplumda örneklik teşkil edecektir.

Aynı zamanda, tesettürün sadece kadınlar için değil, aynı zamanda erkekler için de bir ahlak meselesi olduğu unutulmamalıdır. Müslüman erkek de, kadınların iradesini, tercihlerini göz önünde bulundurarak, onları hür ve saygın bir şekilde düşünmeli ve davranmalıdır. Bu bağlamda tesettür, sadece örtünme ile bitmiyor; aynı zamanda insan ilişkilerinde ve toplumda olgun ve saygılı bir duruş sergilemeyi de beraberinde getiriyor.

Ayetin son kısmındaki ‘Hep birden Allah’a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz’ ifadesi, bu konunun ne denli önemli bir yönüdür. İnsanın kendi hatalarını kabul ederek, bunlardan dönebilmesi için Allah’a yönelmesi gerektiği anlamında, manevi bir cennet arzusunu da beraberinde getiriyor. Tevbe, kişinin kendi içsel huzurunu bulması ve ruhsal gelişimini sağlaması için gereklidir. Ve bu, sadece tesettür değil, İslam’ın temel öğretileri içerisinde önemli bir yere sahiptir.

Geleneksel Kavramlarla Modern Hayat

Modern hayatın getirdiği bazı yanlış anlamalar dolayısıyla, tesettür konusu sık sık gündeme gelmektedir. Günümüzde bazı Müslüman kadınlar, tesettürü geçmişin bir kalıntısı olarak görmekte ve bu anlayış içinde yaşamak istememektedir. Ancak, tesettür yalnızca bir geçmiş olgusu değil, aynı zamanda bugünün ve geleceğin de önemli bir konusudur. Zira İslam, her zaman günceldir ve insanın ruhsal durumunu anlamak ve buna uygun yaşamaya teşvik eden bir nizamdır.

Müslüman bir kadın, örtünmenin sadece giyimle ilgili bir durum olmadığını bilmelidir. Aynı zamanda bu durum, kendi kişisel hakları ve hürriyeti üzerine de bir etkiye sahiptir. İslam, kadına saygı ve değer vermektedir; bu noktada İslam dünyasında kadın istihdamı, kadın hakları ve kadının toplumsal hayattaki önemi üzerine tartışmalar yapılırken, tesettürün esas iki yönü de üzerinde durulması gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sonuç itibarıyla, tesettür, bir yaşam biçimi olarak kabul edilmelidir. Baş örtüsünün bir simgi olması, giyimde seçim hakkı sunması, bir ahlak ve davranış kuralı olarak anlaşılması gerekmektedir. Yüzyıllardır güncelliğini koruyan yaşama sanatıdır. Bu sanat, aynı zamanda insanın huzur bulması ve mutluluğu için gerekli olan bir ifadedir. Bu noktada, kadınların tesettür konusunu yalnızca farz olarak değil, aynı zamanda ruhsal bir olgunluk ve ahlaki bir gelişim olarak da görmeleri, onları doğru bir yaşam yoluna götürebilecektir.

Scroll to Top